Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kafası iyi

  • 1 kafası iyi

    (sl) high
    \kafası iyi olmak high sein

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kafası iyi

  • 2 kafası iyi

    adj. well-oiled

    Turkish-English dictionary > kafası iyi

  • 3 kafası iyi olma

    n. jag

    Turkish-English dictionary > kafası iyi olma

  • 4 high

    high [haı] adj
    inv ( berauscht) kafası iyi, sarhoş, mest; ( mit Drogen) kafası iyi, mest, kafayı bulmuş

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > high

  • 5 jag

    n. sivri uç, çentik, diş, sarhoşluk, kafası iyi olma, içki alemi, sarhoş eden içki
    ————————
    v. çentik yapmak, sivri sivri kesmek
    * * *
    1. çent (v.) 2. sivri uçlu kaya (n.)

    English-Turkish dictionary > jag

  • 6 well oiled

    adj. tıkır tıkır çalışan, küfelik, sarhoş, kafası iyi

    English-Turkish dictionary > well oiled

  • 7 well oiled

    adj. tıkır tıkır çalışan, küfelik, sarhoş, kafası iyi

    English-Turkish dictionary > well oiled

  • 8 screwed

    vidalanmis; yivli; egri bügrü; sarhos, kafasi iyi

    English to Turkish dictionary > screwed

  • 9 голова

    baş,
    kafa; beyin,
    akıl,
    zekâ
    * * *
    ж
    1) врз baş; kafa; kelle (сахару, сыру)

    подня́ть го́лову — başını / kafasını (yukarı) kaldırmak; перен. baş(ını) kaldırmak

    заби́ть мяч голово́й — спорт. kafa (vuruşu) ile gol atmak

    идти́ в голове́ коло́нны — kolun başında yürümek

    сто голо́в скота́ — yüz baş hayvan

    со́лнце уже́ бы́ло / стоя́ло (у нас) над голово́й — güneş tepemize dikilmişti

    2) kafa

    он па́рень с голово́й — kafalı bir çocuktur

    све́тлая голова́ — aydın kafa

    у него́ тупа́я голова́ — kalın kafalıdır

    будь у неё голова́ (на плеча́х) — onda kafa olsa

    у него́ голова́ хорошо́ рабо́тает — kafası işliyor / iyi çalışıyor

    ••

    в пе́рвую го́лову — ilk önce, en başta

    на све́жую го́лову — dinç kafayla

    с головы́ до ног — baştan ayağa; tepeden tırnağa (kadar)

    дал я ему́ де́нег, да на свою́ го́лову — ona para verdim de kendime ettim

    вы́брось э́то из головы́! — bunu aklından çıkar!

    заплати́ть головой за что-л.bir şeyi canı ile ödemek

    и в го́лову не прихо́дить — hiç aklına gelmemek, aklından bile geçmemek

    идти́ голова́ в го́лову — atbaşı (beraber) gitmek

    лома́ть го́лову над чем-л. — kafa patlatmak / yormak

    не выходи́ть из головы́ — aklından çıkmamak

    потеря́ть го́лову — aklı başından gitmek

    склони́ть го́лову — baş eğmek;

    уда́рить в го́лову (о вине)başına vurmak

    тео́рия, поста́вленная с ног на́ го́лову — baş aşağı duran bir teori

    сам себе́ голова́ — başına buyruk

    кому́ могло́ прийти́ в го́лову, что... ? —... kimin aklına gelirdi?

    эх, голова́ (твоя́) садо́вая! — разг. hey kuru kafa!

    пусть у него́ голова́ боли́т! — onun başı ağrısın!

    у него́ дел вы́ше головы́ — işi başından aşkın

    дурна́я голова́ нога́м поко́я не даёт — погов. akılsız başın cezasını ayak çeker

    Русско-турецкий словарь > голова

См. также в других словарях:

  • kafası iyi — sf., argo Sarhoş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • iyi — sf. 1) İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. F. R. Atay 2) Bol, yararlı, kazançlı İyi yağmur yağdı. 3) Çok İyi para kazandı. 4) Uğurlu, hayırlı, iyilik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafası işlemek (veya çalışmak) — aklı, zekâsı yerinde olmak, bir konu üzerinde iyi düşünebilir olmak Hasan ın kafası şimdi üç cepheli işliyordu. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafası ile oynamak — takım sporlarında arkadaşlarının durumunu göz önünde tutup en iyi fırsatı değerlendirerek bedenini fazla yormadan oynamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sarhoş — sf., Far. ser + ḫoş 1) Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest, sermest, başı dumanlı, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak 2) mec. Bir şeyden çok fazla mutluluk duyan Zafer… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»